11 Eylül 2011 Pazar

Bu bir pişmanlık yazısıdır

Ablamın kızı Nilsu hiç emzik almadı. Ablam bu konuda çok sıkıntı yaşadığından dolayı iki gece hastane yatışının ardından eve geldiğimizde, ilk iş olarak İdil’e emzik verdi. Benim minik kızım emziği çok sevdi, büyük bir zevkle emziğini emmeye başladı. Emzirdikten sonra emziğini veriyordum, biraz kucakta sallanmayla uyuyordu. Gün içinde de uyanık olduğu anlarda emziğiyle gayet güzel oyalanıyordu, pusetinde emziğiyle kendi kendine uyuyordu. Gece emziğiyle uyuduktan sonra sıkı sıkıya tuttuğu emziği zorla ağzından çıkarıyordum gece tedirgin olmayayım diye. Hani demiştim ya kızım ilk zamanlarda çok sakindi diye, ben emziği sadece ağladığında susturmak için verir oldum bir süre sonra. Çok da ağlamadığı için bir baktım ki, bir süre sonra emziğini hemen hemen hiç vermez olmuşum. Yaklaşık 20 günlük emzik maceramızın sonunda ne mi oldu? Benim sevgili kızım emzikten tamamen soğudu ve bir daha asla emzik almadı. Şimdi mi? Hala deniyorum hemen hemen her gün. Sonuç mu? Artık beni emzik yerine kullanan ve asla kendi kendine oyalanmayan bir kızım var! Emziğini de her oyuncağını, eline geçen her nesneyi ağzına götürdüğü gibi ağzına götürüyor, birkaç ısırıktan sonra da fırlatıp atıyor…

İşte size kızımın emzik aldığı ama artık mazide kalan günlerden bir kare… 



Peki ben ne mi yapıyorum? Göz göre göre kızımı emzikten soğuttuğum ve çok büyük bir rahatlığı kendi ellerimle yok ettiğim için her gün kafamı taşlara vuruyorum!

Hiç yorum yok: