13 Mart 2012 Salı

Fazla mı sosyaliz acaba?


Yoksa fazla mı başına buyruk? Eğer bu kadar küçükken bile karakter dediğimiz bir şey var ise, İdil için başına buyruk, dik başlı ve fazla özgür tanımlamaları tam da yerinde olacaktır.

Yapmak istemediği bir şeyi asla ama asla yapmıyor. Çoğu zaman kandırmak bile mümkün olmuyor, çok çabuk sıkılıyor ve küçücük boyuyla  bana resmen meydan okuyor. Aslında bu baskın karakteri genel olarak hoşuma gitse de, bazen beni fazlasıyla zorluyor. 


Ve babacı bir çocuk olsa da, baba olmadığı zamanlarda, en güven duyduğu kişi olarak anneye sıkı sıkı bağlanır diye düşünüyorum çocuklar için gördüğüm kadarıyla ama bizim kız biraz farklı. Arkadaşlarımızla bir ortama girdiğimizde, benim kucağıma gelmek istemediği çok olmuştur. Bu duruma alışığım aslında ama geçen gün yaşadığımız bir olay var ki, beni gerçekten hayretler içerisinde bıraktı.


Akşamüstü bir alışveriş merkezine gitmiştik İdil’le, eşim de oraya gelecekti iş çıkışında. Eşimi beklerken büyük bir çocuk mağazasına girdim. İdil pusetinde durmadığı için kucağımdaydı ve sürekli yere inmek istiyordu. İndirince de raflardaki şampuanlara, oyuncaklara saldırıp hepsini yere indirmeye kalktı. Baş edemeyince tekrar kucağıma almak istedim ama çok direndi. Bize yardımcı olan genç bir erkek satış danışmanı halime acıyıp İdil’i kucağına almayı ve oyuncaklarla falan oyalamayı teklif etti ben rahat rahat bakabileyim diye. Benim için bir problem olmadığını ama biraz kilolu ve taşıması zor bir çocuk olduğunu söyleyip verdim İdil’i.  Sonra bakacaklarıma bakıp alacaklarımı seçtim ve kasaya doğru yol aldım. Bizim kız abisinin kucağında güle oynaya oyuncaklara falan bakıyor bu arada. Ödemeyi yaptıktan sonra yanlarına gidip önce teşekkür ettim  sonra da İdil’i almak için bir hamle yaptım... Ama o da ne?!! Bizim kız beni elinin tersiyle ittiriyor, ellerime vuruyor ve abisinin kucağına iyice yapışıyor. Ne yaptıysam, ne dediysem alamadım, biraz zorladım bu sefer de başladı ciyak ciyak ağlamaya. 10 dakika falan uğraştık. Çok ağlayınca abi de kıyamadı tabi. Kusura bakmayın sizi de işinizden ettik falan dedim, ama olsun, hiç önemli değil, benim keyfim yerinde dedi. Yere koyup öyle almaya çalıştım bu sefer de bacaklarına yapıştı. Baktım bu iş böyle olmayacak hemen eşimi aradım neredesin hadi çabuk gel, durum böyle böyle, İdil’i bir tek sen alabilirsin diye. Neyse ki asansördeymiş, hemen geldi. Tabi İdil büyük aşkını görür görmez kucağına atıldı. Bu arada hepimiz gülüyoruz tabi,. Karşı mağazadan da görmüşler kapının önündeki halimizi, iki bayan geldi yanımıza sizi izliyorduk, çok garip falan diye. Siz annesi misiniz diye sordular bana. Valla öyle ama, benim kızım biraz fazla sosyal sanırım dedim. Bu arada tam ayrılırken abi, babasının kucağındaki İdil’e gel gel yaptı tepkisini ölçmek için. Peki bizim kız ne yaptı dersiniz? Bütün o yaşananları bir anda unuttu… Elinin tersiyle ittirip bir yandan da alır beni korkusuyla ellerine vurmaya başladı. Eeeeee, buraya kadarmış abisi, ne de olsa artık büyük aşkının kollarında…

1 yorum:

Sen Gelince dedi ki...

Küçük sıpam benim:)