17 Şubat 2012 Cuma

Uzun zaman sonra...


Uzun süredir yazamadım yine. İlk başlarda vakitsizlikten, sonra da zor günler girdi araya… Çok hastaydı benim minik kuzum. Daha önce de bronşiolit teşhisi konulmuştu. Aradan 1 ay geçmeden tekrar aynı şikayetler ortaya çıktı. Sık nefes alma, öksürük, hırıltı… Tekrar gittik hastaneye, buharla ventolin verdiler, evde de tedaviye devam ettik ve birkaç gün sonra düzeldi. Sonra Eskişehir’e gittik ve ertesi gün bir anda şiddetlendi, öksürmekten uyuyamıyordu minik yavrum. Hastaneye gittik, neblulizatör almamızı söylediler, birkaç da ilaç ile geri göndük fakat ertesi gün  daha da şiddetlendi ve üzerine  bir de ateş eklendi. Ateş çok inatçıydı, 38 dereceyi gördüğümde sevinir hale gelmiştim. Hal böyle olunca bize tekrar hastane yolları gözüktü. Akciğer grafisi çekildi ve ciğerlerde enfeksiyon başladığı söylendi. İlaçlar değişti, antibiyotik verildi ilk defa. Gece 40,5 dereceye kadar çıktı ateşi, ilaçlara rağmen indiremiyorduk ki, zaten ilaç da almamaya başladı. Gerçekten işkence eder gibi veriyorduk ilacı ağzını açmadığı için. Öyle sıkı kilitliyordu ki, elimi zar zor araya sıkıştırıp, aradaki boşluktan şırınga yardımı ile ilacı vermeye çalışıyordum. Ama nafile 5 dakika geçmeden karnından garip sesler geliyordu ve kusmaya başlıyordu. Antibiyotik olunca da daha özenli verilmesi gerekiyordu ama ilacı içirmek bile imkansız hale gelmeye başlamıştı. Bu arada benim o kıpırdak kızım gitmiş, yerine kafasını bile kaldıramayan, ayakta duramayan, ya uyuyan ya da kucağımda göğsüme kafasını öylece yaslayıp hareketsiz duran bir kız gelmişti. Bir de üzerine ishal eklendi.  Baktık bu iş böyle olmayacak, tekrar başka bir doktora gittik. Kızıma pnömoni yani zatürre teşhisi konuldu. Gaita da rota virüsü ve başka şeylere de bakıldı kusma ve ishal olduğu için ama neyse ki tertemiz çıktı Belki çok ağır durumda değildi, hastaneye yatması gerekmedi ama yine de zatürre başlangıcıydı ve perişan olmuştuk ikimiz de… İğneye başladık. Aslında hiç istemiyordum iğne olmasını ama antibiyotiği veremiyorduk ve enfeksiyon başladığı için başka çaremiz de yoktu. İlk iğneden sonra ateşi gözle görülür bir şekilde düştü ve günden güne iyiye gitmeye başladı… Dün iğnelerimiz bitti sonunda, artık daha iyiyiz. Yavrumun yüzü tekrar gülmeye başladı

Bu arada 1 ay önce başlayan yürüme çalışmalarımız araya hastalık girince pek ilerleme kaydedemedi.

Tabi bu arada güzel şeyler de oldu. Kızım artık bir birey olduğunu iyice hissettirmeye başladı. Kedini çok daha güzel ifade ediyor. Yemek istediğinde ham ham diyor, emmek istediğinde em em diyor. Eliyle öpücük gönderiyor, bay bay yapıyor, hatta sesli öpmeye bile başladı. Ateşi olduğu günlerde o kadar çok ateşini ölçtüm ki, artık ateşölçeri gördüğünde tutup kulağına götürüyor. Mendille mama sandalyesini, sehpayı siliyor. Oyuncak telefonunu alıp kulağına götürüp ‘aaaaa’ diyor. Ben onu pışpışladığımda o da aynısını bana yapıyor. Bir de göz kırpması var ki beni benden alıyor. Önceleri sadece biz gözümüzü kırptığımızda karşılık verirdi aynı şekilde, şimdi şirinlik yapmak istediğinde kendiliğinden göz kırpıyor.

Yavaş yavaş bazı kelimeleri söylemeye başladı. ‘at’, ‘aç’, ‘cici’ diyor. Hala ‘anne’ demiyor. Bazen ‘enne’ gibi bişeyler söylese de, bunu hiç bana seslenirken söylemediği için henüz ‘anne’den saymıyorum.

Bir de pipetle içmeyi öğrendi Alev’in yöntemiyle. Yoğurt yemeyen kızıma aldığım pipetli bardakla ayran yapıp içiriyorum artık. O kadar keyif alıyor ki pipetle bir şeyleri içmekten, bardağın pipet kısmı kalın olduğu için çorbasını bile çoğu zaman onunla içiriyorum.

Bu arada doğum günümüze yaklaşık 2 hafta kaldı. Hazırlıklarımız devam ediyor son hız. Biliyorum şu an pek bir şey anlamayacak ilk doğumgününden ama bu onun en özel doğum günü olacak. Aynı zamanda benim de anneliğimin ilk yılı.  Her şey güzel ve özel olsun istiyorum.